Перевод: со всех языков на турецкий

с турецкого на все языки

ortada kalmak

  • 1 offen

    1. adj açık; (ehrlich) açıkyürekli;
    offene Rechnung açık hesap;
    offene Stelle münhal iş/kadro;
    offener Wein açık (satılan) şarap;
    die offene See açık deniz;
    zu jemandem offen sein b-le açık konuşmak
    2. adv: offen bleiben açık/ortada kalmak;
    offen gesagt açıkçası;
    offen halten açık tutmak;
    offen seine Meinung sagen fikrini açıkça söylemek;
    offen lassen açık bırakmak;
    jemandem offen stehen fig b-ne açık olmak; Rechnung ödenmemiş olmak;
    es steht Ihnen offen zu (yap)ıp (yap)mamakta serbestsiniz

    Deutsch-Türkisch Wörterbuch > offen

  • 2 Mittel

    Mittel <-s, -> ['mıtəl] nt
    1) çare, yol; ( Möglichkeit) imkân, olanak;
    \Mittel und Wege finden çare ve yollar bulmak;
    als letztes \Mittel son çare olarak;
    zu anderen \Mitteln greifen başka yollara başvurmak;
    \Mittel zum Zweck atlama taşı;
    er ließ kein \Mittel unversucht her çareye başvurdu, denemediği yol kalmadı, her olanağı denedi
    2) ( Medikament, Heilmittel) ilaç, deva;
    ein \Mittel für Kopfschmerzen ( fam) baş ağrısı için ilaç
    3) pl ( Gelder) paralar pl, fonlar pl; ( Kapital) sermaye;
    ohne \Mittel dastehen parasız pulsuz ortada kalmak
    4) a. math ( Durchschnitt) ortalama
    5) (Färbe\Mittel, Genuss\Mittel, Nahrungs\Mittel) madde; (Hilfs\Mittel, Produktions\Mittel) araç;
    der Zweck heiligt die \Mittel amaç araçları meşru kılar

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Mittel

  • 3 Raum

    Raum <-(e) s, Räume> [raʊm, pl 'rɔımə] m
    1. 1) a. philos, math uzay
    2) ( Zimmer) oda; (Heizungs\Raum, Maschinen\Raum) daire; ( Räumlichkeit) mekân;
    eine Frage steht im \Raum bir sorun ortada kalmak;
    eine These in den \Raum stellen bir tezi ortaya atmak
    3) ( Gebiet) bölge, havza, çevre; (Luft\Raum) saha;
    im \Raum Frankfurt Frankfurt bölgesinde [o çevresinde];
    toter \Raum mil ölü açı
    4) sport (Straf\Raum) alan, saha
    2. <- (e) s> m kein pl
    1) a. astron, phys uzay;
    luftleerer \Raum phys boşluk
    2) ( Platz) yer, mekân; (Heizungs\Raum, Maschinen\Raum) daire;
    zu viel \Raum einnehmen fazla yer kaplamak

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Raum

  • 4 Luft

    Luft [lʊft] f
    1) ( Gasgemisch, Atem\Luft) hava;
    \Luft aufpumpen hava basmak [o vermek];
    an die ( frische) \Luft gehen açık havaya çıkmak;
    die \Luft aus etw dat herauslassen bir şeyin havasını boşaltmak, bir şeyi söndürmek;
    die \Luft ist rein ( fam) ortada kimsecikler yok, tehlike yok;
    es herrscht dicke \Luft ( fam) hava fena esmek;
    aus etw dat ist die \Luft raus ( fam) bir şey güncelliğini yitirmek;
    sich in \Luft auflösen ( fam) yok [o toz] olmak;
    jdn wie \Luft behandeln ( fam) birini hiçe saymak;
    jdn an die ( frische) \Luft setzen ( fam) birini kapı dışarı etmek;
    etw ist ( völlig) aus der \Luft gegriffen ( fig) bir şeyin aslı astarı olmamak
    2) ( Atem) nefes, soluk;
    nach \Luft schnappen ( fam) soluk alamaz olmak;
    die \Luft anhalten nefesini tutmak;
    ( tief) \Luft holen (derin) soluk [o nefes] almak;
    keine \Luft bekommen soluk alamamak;
    mir blieb vor Schreck die \Luft weg ( fam) korkudan soluğum kesildi;
    jdm die \Luft zum Atmen nehmen birine nefes aldırmamak;
    von \Luft und Liebe leben ( fam) havadan yaşamak
    3) ( fam)
    seinem Ärger \Luft machen öfkesini gidermek
    2. < Lüfte> [lʊft, pl 'lʏftə] f ( Raum über dem Erdboden) hava;
    etw in die \Luft sprengen bir şeyi havaya uçurmak;
    vor Freude in die \Luft springen sevinçten havalara uçmak;
    das ist völlig aus der \Luft gegriffen bu tamamen uydurma;
    in der \Luft hängen ( fam) havada kalmak;
    schnell in die \Luft gehen ( fig) o ( fam) çok çabuk tepesi atmak;
    ich könnte ihn in der \Luft zerreißen ( fig) o ( fam) onu bir kaşık suda boğabilirim

    Wörterbuch Deutsch-Türkisch Kompakt > Luft

См. также в других словарях:

  • ortada kalmak — 1) yersiz kalmak, barınacak yer bulamamak 2) güç bir durumda veya iki şey arasında kalmak 3) bir şeyi hiç kimse üzerine almamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dımdızlak ortada kalmak — elindeki her şeyi, imkânlarını yitirmek Zehra dımdızlak ortada kalacak. A. İlhan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ortada — sf., sp. 1) Sonucu belli olmayan (karşılaşma) 2) zf. Topluluk içinde, arasında 3) zf. Görünür yerde, göz önünde Moralinin, inadının, zaman zaman da aşırı ataklığının nedeni ortadadır. H. Taner Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller ortada bırakmak… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ölüsü ortada kalmak — cenazesini kaldıracak kimse bulunmamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sipsivri kalmak — herkesin çekilmesiyle yalnız kalmak veya ortada kalmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • cascavlak kalmak — bütün imkânları elinden alınmış olarak ortada kalmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • şap gibi yanmak — ortada kalmak, destek bulamamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dımdızlak — sf., ğı 1) Çırçıplak 2) Tepesinde saçı dökülmüş (kimse) Göbeği dükkânımızdaki şarap şişelerinden daha şişkin ve daha yuvarlak olan dımdızlak başlı Barba hiç istifini bozmadı. O. C. Kaygılı 3) mec. Elindeki her şeyini, imkânlarını yitirmiş Atasözü …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ölü — sf. 1) Hayatı sona ermiş olan, artık yaşamıyor olan, diri karşıtı Bir gün gelip ölülerimizi parayla taşıtacağımızda şüphe yok. M. Ş. Esendal 2) is. Ölmüş insan, müteveffa, mevta 3) is. Hayvan leşi Bir tavuk ölüsü. 4) mec. Güçsüz Ölü kandil. 5)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»