-
1 offen
1. adj açık; (ehrlich) açıkyürekli;offene Rechnung açık hesap;offene Stelle münhal iş/kadro;offener Wein açık (satılan) şarap;die offene See açık deniz;zu jemandem offen sein b-le açık konuşmak2. adv: offen bleiben açık/ortada kalmak;offen gesagt açıkçası;offen halten açık tutmak;offen seine Meinung sagen fikrini açıkça söylemek;offen lassen açık bırakmak;es steht Ihnen offen zu (yap)ıp (yap)mamakta serbestsiniz -
2 Mittel
Mittel <-s, -> ['mıtəl] nt1) çare, yol; ( Möglichkeit) imkân, olanak;\Mittel und Wege finden çare ve yollar bulmak;als letztes \Mittel son çare olarak;zu anderen \Mitteln greifen başka yollara başvurmak;\Mittel zum Zweck atlama taşı;er ließ kein \Mittel unversucht her çareye başvurdu, denemediği yol kalmadı, her olanağı denediein \Mittel für Kopfschmerzen ( fam) baş ağrısı için ilaçohne \Mittel dastehen parasız pulsuz ortada kalmak5) (Färbe\Mittel, Genuss\Mittel, Nahrungs\Mittel) madde; (Hilfs\Mittel, Produktions\Mittel) araç;der Zweck heiligt die \Mittel amaç araçları meşru kılar -
3 Raum
eine Frage steht im \Raum bir sorun ortada kalmak;eine These in den \Raum stellen bir tezi ortaya atmak3) ( Gebiet) bölge, havza, çevre; (Luft\Raum) saha;im \Raum Frankfurt Frankfurt bölgesinde [o çevresinde];toter \Raum mil ölü açı4) sport (Straf\Raum) alan, sahaluftleerer \Raum phys boşluk2) ( Platz) yer, mekân; (Heizungs\Raum, Maschinen\Raum) daire;zu viel \Raum einnehmen fazla yer kaplamak -
4 Luft
Luft [lʊft] f1. kein pl1) ( Gasgemisch, Atem\Luft) hava;\Luft aufpumpen hava basmak [o vermek];die \Luft aus etw dat herauslassen bir şeyin havasını boşaltmak, bir şeyi söndürmek;die \Luft ist rein ( fam) ortada kimsecikler yok, tehlike yok;es herrscht dicke \Luft ( fam) hava fena esmek;sich in \Luft auflösen ( fam) yok [o toz] olmak;jdn wie \Luft behandeln ( fam) birini hiçe saymak;2) ( Atem) nefes, soluk;nach \Luft schnappen ( fam) soluk alamaz olmak;die \Luft anhalten nefesini tutmak;( tief) \Luft holen (derin) soluk [o nefes] almak;keine \Luft bekommen soluk alamamak;mir blieb vor Schreck die \Luft weg ( fam) korkudan soluğum kesildi;jdm die \Luft zum Atmen nehmen birine nefes aldırmamak;von \Luft und Liebe leben ( fam) havadan yaşamak3) ( fam)seinem Ärger \Luft machen öfkesini gidermeketw in die \Luft sprengen bir şeyi havaya uçurmak;vor Freude in die \Luft springen sevinçten havalara uçmak;das ist völlig aus der \Luft gegriffen bu tamamen uydurma;in der \Luft hängen ( fam) havada kalmak;
См. также в других словарях:
ortada kalmak — 1) yersiz kalmak, barınacak yer bulamamak 2) güç bir durumda veya iki şey arasında kalmak 3) bir şeyi hiç kimse üzerine almamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
dımdızlak ortada kalmak — elindeki her şeyi, imkânlarını yitirmek Zehra dımdızlak ortada kalacak. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
ortada — sf., sp. 1) Sonucu belli olmayan (karşılaşma) 2) zf. Topluluk içinde, arasında 3) zf. Görünür yerde, göz önünde Moralinin, inadının, zaman zaman da aşırı ataklığının nedeni ortadadır. H. Taner Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller ortada bırakmak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ölüsü ortada kalmak — cenazesini kaldıracak kimse bulunmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sipsivri kalmak — herkesin çekilmesiyle yalnız kalmak veya ortada kalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
cascavlak kalmak — bütün imkânları elinden alınmış olarak ortada kalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
şap gibi yanmak — ortada kalmak, destek bulamamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
dımdızlak — sf., ğı 1) Çırçıplak 2) Tepesinde saçı dökülmüş (kimse) Göbeği dükkânımızdaki şarap şişelerinden daha şişkin ve daha yuvarlak olan dımdızlak başlı Barba hiç istifini bozmadı. O. C. Kaygılı 3) mec. Elindeki her şeyini, imkânlarını yitirmiş Atasözü … Çağatay Osmanlı Sözlük
ölü — sf. 1) Hayatı sona ermiş olan, artık yaşamıyor olan, diri karşıtı Bir gün gelip ölülerimizi parayla taşıtacağımızda şüphe yok. M. Ş. Esendal 2) is. Ölmüş insan, müteveffa, mevta 3) is. Hayvan leşi Bir tavuk ölüsü. 4) mec. Güçsüz Ölü kandil. 5)… … Çağatay Osmanlı Sözlük